11 Eylül 2014 Perşembe

Yüreğimden Kesitler ^_^ 1

Hani demiştim ya ben de yazıyorum. Günlüğümü artık günlük olaylar için kullanmıyorum. Yüreğimden Kesitler diye bir başlık attım ve ben de yazmaya başladım. Bazen yazmak adına yaşıyorum. Zaten bir insan yaşamadan nasıl yazabilir ki. Ve başlıyorum yazmaya. Hayırlı uğurlu olsun bana diyerekten. :)


(Resim alıntıdır. Ama bizim okuldaki mescide de benzer.)


Mescid
Okulda bir mescidimiz varmış,
sonradan öğrendiğim.
İki üç kız namaz kılarken teke düştüğüm.
Ve her mescide girdiğimde yolunu gözlediğim bir 'Sen'
Tam selam verirken sana yakalandığım an,
Abdest alırken ki seni yakaladığım an.

Üzerine yeminler edip, gözyaşlarımı döktüğüm yer,
ertesi gün hatta mescidden çıkarken bozduğum yeminler.

Namazını eda ederken secde anında yakaladığım,
sonraki rükunlarına pek bakmadığım...

Aynı seccadede alnımızı yere koyma umudum,
aynı tesbihi elimize alıp çekmemiz...

O beyaz gri noktalı tesbihi ben koymuştum.
Belki elin değerde beni hissedersin diye...

'Allah kabul etsine' karşılık kılmamış olduğun namaza,
'İnşallah sizinkini de kabul etsin' duası.

Mescidden çıkarken kim bu çıkan diye bakman,
Bakmana devam ettiren 'Sen'
Yukarı çıkıp tekrardan mescid katına inerken,
mescide girmediğini görmem.
Ve bana bakmaya devam etmen...

Hangi sıfatı yakıştırıyordun bana?
Mescidde namaz kılan kız?
İmanlı ve okula kapalı girip mescidde namaz kılan öğrencim?
Sadece ismim olan Nazik'imi kullanıyordu, sıfatsız?
Yüreğimin tek sahibini es geçiyorum zaten...

Not: Bu şiiri öylesine yazmıştım. Nasıl bir manyağım ki bu şiiri ya da müsvettesi mi demeliyim bilmiyorum, iki fincan kahve içtim. Birden döküldü kelimeler. Ve 'Sen' bir gün tevafuk ederde bu yazıyı okursan ve 'Sen'in kendin olduğunu anlarsan, başta söyleyeyim sakın çıkma karşıma! Ve bana ulaşmaya çalışma!

**********
'Sen' adımı unuttuğunda elinle başımı kaşımıştın,
'Ben' her adını andığımda elimi yüreğime götürüyorum...

**********

Ben yemek yapmayı bilmiyor değilim efendim.
Annemsiz günlerde yapar, kardeşimle yerim.
Tadı tuzu yerinde olurdu da...
Bir eksiklik vardı sanki.
Sen geldikten sonra anladım.
Malzeme eksikliğim 'Sevgi'ymiş.

**********

'Kaderin her şeyi güzel, yeter ki sen okumasını bil' dedi, filmdeki kadın. Sen benim kaderimdin. Varken okuyamamışım. Gittikten sonra acılarımla, gözyaşlarımla okudum seni. En güzel kaderimmişsin sonra anladım.

**********

Tesbih Ağacı
Anneannemle birlikte bir yola girdik. Tam yağmur havası... 'Gidelim kızım, aşağı mahalle ayaklarının altında, göreceksin.' dedi. Yola revan olduk. Anneannem bana ortanca çiçeklerini gösterdi. Daha pembeleşmemişlerdi. Bir yere oturduk. Gerçekten de aşağı mahalle ayaklarımızın altındaydı. Evimiz dahi gözüküyordu. Oturduğum yerden seyre daldım. Çam ağaçlarının kokusunu içime çekiyordum. Sonra tefekküre daldım. Bir yandan da kara üzümü yiyordum. Başımı kaldırdım. Önümde kocaman sıra sıra dağlar. "Vel cibale evtada" ayeti düştü aklıma. Dağları direk yaptık, diye çevriliyor. Düşündüm; dünyayı dengede tutan dağlar o zaman... Sonra sen... Benim yüreğimin de direği sensin... Harama bakmayışımın tek sebebisin, inancıma inanç katan, imanımı artıran sensin. Benim gönlümün direği sensin. Kocaman sıradağlara bakıp 'Sübhanallah' dedikten sonra, gözlerimi çam ağaçlarına çevirdim. Başında kozalaklar. Yeşilden kahverengiye dönmüşler. Yakındır, dallarından düşmeleri. Kışın sobayı tutuşturmak için kullanacaklar. Benim inancımın tutuşturan da 'Sen'sin demeden geçmek istemem.
Yazmamın iğnesi çıkmış. Onu düzelteyim derken, gözüm yere ilişti. Yeşil bir şey gördüm. Çok tanıdıktı, ama çıkartamadım. Anneanneme sordum: "Bu tesbih ağacından mı?" "Evet"
Kara üzüm poşetteydi. Hepsini yemiştik zaten. Aldım elime poşeti, tesbih ağacının yanına gittim. Rastgele topladım. 99 tane çıkması umuduyla...
Eve geldiğimde tam 99 tanesini ayırdım. Her birini soyarken;
Euzu besmele çektim,
Allah Ekber, dedim,
Efendimiz'in ismini zikrettim,
Salavat getirdim,
'Allahümme salli ala seyyidine Muhammedin ve ala ali seyyidine Muhammed.'
Çok şükür, dedim
Seni gördüğüm güne,
Çok şükür
seni sevdiğime
Adını zikrettim sonra.
Bir gün seninle kavuşabilmek duasıyla, dedikten sonra, hepsini berrak suya attım. Tamı tamına 99 tane. Tek tek sayarak bardağa boşalttım. Vitrine koydum. Her gün elime alıp, etmiş olduğum duaların kabulü için kocam bir 'Amin' demek adına...
Not: Öylesine yazdım sanmayın. Yaşadım, yaptım ve yazdım...

7 yorum:

  1. Ne güzel yazmışsın kalemine sağlık ;)

    YanıtlaSil
  2. Nazik seninle bir gün bir yerde karşılaşmalıyız ablacımm :) Yüreğine sağlıkkk Tesbih Ağacı'nı çok sevdim çok beğendim.. Öpüyorum anneannenin de ellerinden çok sevgiler benden ..

    YanıtlaSil
  3. Yazınızı çok sevdim , kaleminize sağlık. Blogunuzu takibe aldım . Benim de bir kitap blogum var. Uğramak isterseniz " http://kozmokitap.blogspot.com.tr/ "
    Sevgiler:)

    YanıtlaSil
  4. @öz'ün kitaptutkusu teşekkür ederim. Yazdıran güzel olunca yazıda güzel oluyor. ::)

    @Esen Doğan Bir gün ben de seninle karşılaşmak isterim abla. Güzel yürekli insanların yüreğinde olmak isterim. Tesbih Ağacı yazısı, yazarken çok düşündüm. Belki bundandır güzel oluşu. Eyvallah iletirim sevgilerini inşallah. :)

    @Nilüfer Akdemir Teşekkür ederim. Hemen atladım blogunuza. :)

    YanıtlaSil
  5. üff yaaa sonaki yazında da var ya mescit. sen bi öğretmenini çok seviyon galbağ ya.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öğretmen? Neyse ben susuyorum. :)
      Ya ben sana mail atarım kimmiş. :D

      Sil
  6. hani demişsin ya şiirde "öğrencim" mi diyor acaba diye :) ondan öğretmen dedim. ama sona birlikte namaz kıldığın kız arkadaşlarından biri gitti okuldan ayrıldı sandım işteee :)

    YanıtlaSil

Sevgili canlar, lütfen yorumlarınızı esirgemeyiniz. :) Hepiniz benim için değerlisiniz. Sizleri çok seviyorum. :)