3 Kasım 2014 Pazartesi

Geriye Dönüş...


Hangi aydayız? Kasım. Yıl 2014. Ne kalmıştı 2013'ten? 'Sen' Ne zaman gelmiştin bana? Bir sonbahar ayı. Ekim. Aslından öncesi. Yüreğime girişlerin sessizdi. 
O zamandan haziran ayına kadar 'Sen'le olan günlerim. Yüreğimde acı hissiyatından başka bir şey bırakmadı. Özlemek özlemek özlemek. Şimdi sonbahar sensiz çok yalnız. Yoksa yalnız olan ben miyim?
Yağmur, yaprakların dökülmesi, toprağın kokusu... Hüzünden başka bir şey hatırlatmıyor. Gidişini de eklersek gelişinin yanına. Ben bu sonbaharı hiç sevmiyorum.
Hatıralar. Bir trenin acı sesi. İçinde bir yolcusu eksik. 'Sen'. Bakışlarım her trene takılı. Bir umut. Ya o trenden inerse.
Geçmiş günlerin hatırana. Adımı bir gün anar da. "Ah şu kız ya tabi, nasılda unuturum? Gidip bir hal hatır sormalıyım." Atlayıp gelirsin sen trene. Her şey senin için çok basit. Ya benim için? Kaldırabilir miyim? O şehre gelip 'Sen'i görmeyi? Ya da benim gelmem doğru olur mu? Egom var benimde bir yerde. Çok fazla sevmedim mi 'Sen'i? Biraz da sen hatırla beni. Bak sev demiyorum. Hatırlamana bile razıyım. O da bir umut işte. Bir sohbetin, içilmemiş çayın hatırına.
Şimdi yeni isimler girdi. Yeni simalar. Her biri kıskanç sebebi. Acaba hangi kızda kaldı yüreğin? Bir başkası da 'Sen'i sevdiğim kadar sevdi mi seni? Yooo kaldıramam. Bak ne yapalım, gel bir uğra yanıma. Bir kez olsun göreyim seni. İtiraf edeyim sevdiğimi. Sonra git. Nereye gidersen. Ben tek kişilik yaşadım bu sevgiyi, tek başıma da yaşamaya devam ederim. Bil yeter. Seni seven biri var. Dualarım da, ama şu sıralar eksik. Ağlamama sebep olmaktan başka neye yararsın ki? 
Aslında hiç gelmemeliydin. Yoksa gelmen bir lütuf muydu? Belki de. Önceki benle şimdiki ben hiç aynı değil. İlim, irfan yolunda ilerleme çabalarım. Hani bir mecnun değilim ama, işte. Önce Allah'ın rızasıydı elbet. Ama en başı sen çekiyordun.
"Müslümanda ilişki olmaz eşi olur efem" yorumu gelmişti bir postumda.. Buradan açıklayayım ben can sana. Seven eş gözüyle bakıyor. Müslüman da olsa gayrimüslim de olsa. Kaderinde o yoksa ne yapsın bu can? Sessizce sevmeye devam eder. O bilmez ki. Söylemez zaten. Sessizce edebiyle adabıyla sevmeye devam eder. Hem onu sevmesi başkalarına gönlünü kapatması, kilit vurması demektir. İlişkiden ziyade. Bu sevme işi insanı koruyor. Dokunmadan sevmek. Hani derler ya müslümanlık çerçevesinde. Ha işte öyle...
Ve sonbahar, seni atlayım direk ilkbahara geçsek olmaz mı?

6 yorum:

  1. Sonra kızıyordu kendine kınıyordu kendini
    Kapamak istiyordu içinde eskinin kepengini
    Eski oldu diyelim ama neydi yeni
    Ve nasıl eskitmeli eskimeyeni
    Nasıl öldürmeli ölmeyeni...

    Bu yazıyı okuyunca direk aklıma bu şiir geldi. Ve bence en güzeli susup beklemektir. Çünkü müslüman kaderini sabırla bekleyendir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şiir gerçekten çok güzel, gerçekten manalı.
      Bekliyorum, sabırla bekliyorum, güzel günler inşallah çok yakın.

      Sil
  2. Gönülden kaleme çok güzel dökülmüş yüreğine kalemine sağlık :)

    YanıtlaSil
  3. uff ya üzme canını nolur

    YanıtlaSil

Sevgili canlar, lütfen yorumlarınızı esirgemeyiniz. :) Hepiniz benim için değerlisiniz. Sizleri çok seviyorum. :)