31 Temmuz 2014 Perşembe

Sessiz Çığlık- Tarık Dursun K.




Kitabın Adı: Sessiz Çığlık
Yazarı: Tarık Dursun K.
Yayınevi: Arvo Yayınları
Basım Tarihi: Ağustos, 2012
Sayfa Sayısı:  383
ISBN: 978-605-4537-56-3

Arka Kapak
Bir cinayet! Belki de haklı yere işlenmiş! Kelepçelerden kaçmak kolay, ama geçmişten asla! Genç adam bunu yapmaya mecbur muydu?
Çıkışı olmayan bir aşkın pençesindeki genç kız! Ölmek için sebepleri vardı!
Ama...
Önceleri işkence yaptığı suçluyu, sonradan kendi çıkarlarına maşa eden bir polis!
Neden peki?
Suçlu, ama masum  bir adam!
Geçmişini unutamayan, yarınından umutsuz bir kadın!
Saf ve aşık  bir kız!
Ve iki yüzlü bir polis!


"İnsanlar iyidir... Hepimiz aslında iyiyizdir. Bizi zaman, şartlar ve çevre kötü yapar. Tanrı'nın bizi denemesidir."

Kitap Yorumu
Selamun Aleykum.
Yepyeni bir kitapla karşınızdayım. Hemen kitap yorumuna geçiyorum.
Kitap üç ana karakterden oluşuyor. Selim, O ve Myria.
Selim Almanya'ya geliş amacı aslından arkadaşını aramaya gelmişti, ama bulamamıştı. Girmiş olduğu cafe mi desem bar mı desem tam kestiremedim, garson olan Myria ile karşılaşıyor. Selim'le muhabbetleri orada başlıyor. Selim ilk olarak otelde kalıyor, daha sonra Myria'nın yanında.
Myria Selim'den yaşça büyük  ve bir kız çocuğuna sahip. Alman asıllı olmayıp Zlater'li. Geçmişinde yaşadıkları. Annesinin ölümü ve babasının durumu. Bir de kız kardeşi var.
Selim, tam bir bilinmez. Suçlu ama masum. Almanya'ya kaçak olarak giriyor. Geçmişinde işkenceler görüyor ama çıkar uğruna O tarafından serbest bırakılıyor. Geçmişinde babasıyla arasındaki arkadaşlık ilişki yaşamadığını okuyor ve anlayabiliyoruz. Necla, Selim'in sevdiği kız.
O, iki yüzlü polis. Evli ve iki çocuk babası. Yağmure... Sevdiği kız Yağmure. Yağmure bir çocuk. Henüz 19 yaşında...
Bu kadarı kısa ve net olmuştur diye düşünüyorum. Kitabı ilk okuduğumda bu kitabın neresinde cinayet var, diye düşünüyordum. Her şeyi kitabın sonunda öğreneceksiniz. Sürükleyici bir kitap olduğunu düşünüyorum. 
Kitap da her üç karakter ayrı ayrı ele alınıyor ve bir çok kez geçmişe dönülüyor. Çünkü her şey geçmişte. Geçmişe dönülmediği sürece olayları kestiremiyorsunuz zaten. Ne ara geçmişe dönmüşler pek ayırt edemedim ilk onda. Sonradan çakıyordum durumu. Ama olayları algılayabiliyordum. Elbette herkesin algılama kapasitesi farklı. Benim ki biraz kıt kalıyor galiba. :):)
Okunası bir kitap diyorum ve kitapta altını çizdiğim kısımlara geçiyorum.

Kitaptan Kesitler
  • Eğri duygu da, eğriden başka bir şey göremez. İster eğri getir önüne, ister doğru.
  • "İnsanın her duygusu başka şeyleri duyar ve öbürünün duyduklarından habersizdir." dedi, Rahip Allaf. "Nitekim her usta başka bir usta olanın sanatına acemidir, o sanattan habersizdir. Fakat bir duygunun öbür duyguların olmadığına kanıt değildir ki! Her duygu öbür duyguların olmadığına her usta, öbür ustaların sanatını inkar eder. Durumu gereği bu. Ama burada, 'inkar eder' sözündeki amaç, o duyguyu, o sanatı bilmez anlamındadır."
  • "Tanrı'nın gözünde insanlar birdir. O, insanın dinine ya da mevkiine göre ayırmaz. Değerlendirmesi, bunlara göre değildir. İnsanın doğarkenki eşitliği, Tanrı'nın katında, yaşarken de öldüğünde de değişmez."
  • Sevgilinin biri sevdiğine sormuş: 'Beni mi çok seversin, kendini mi?' Seven, 'Ben kendimde ölmüş, kurtulmuş, seninle var olmuşum. Gücümü kuvvetimi hatırdan çıkarmışım, senin kuvvetinle bir olmuşum. Kendimi seversem seni sevmiş olurum, seni seversem, kendimi sevmiş olurum.'
Ve kitapdan bir şarkı:











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sevgili canlar, lütfen yorumlarınızı esirgemeyiniz. :) Hepiniz benim için değerlisiniz. Sizleri çok seviyorum. :)