24 Ağustos 2014 Pazar

Asıl İhtişamlı Saray Bizzat Sensin!


Türk kültür yaşamını büyük düşünürü ve sofisi olan Mevlana, dev eseri Mesnevi'sinde şöyle bir hikaye anlatmaktadı: Hikayeye göre büyük ve ulu vir padişah, halkından alçakgönüllü, erdemli ve arif bir kişiyi sarayındmisafir eder. Misafirini ağırladığı saray tam yüz odalıdır ve sedef işlemeli mobilyalarla donatılmıştır. Sarayın ihtişamlı avizeleri yakut ve zümrüt taşlarıyla süslenmiştir. Perdeler incili atlas kumaşlardan dikilmiştir. Yemek takımları altındandır. Bu değerli misafire kırk tane uşak hizmet etmektedir. Misafir padişahın ihsanı ve cömertliği karşısında son derese mahcup olur ve bin bir teşekkürler ederek şükranlarını daima dile getirir.
Ayrılık vakti gelince de, misafir aynı ihtişamla saray kapısına kadar kırmızı halılar döşenerek ıüurlanır. Arif köylü, gerisin geri köyüne büyük bir sevinçle döber. Köyün ahalisi, ona sarayın ve padişahın izzet-i ikramının nasıl olduğunu sorar. Köylü arif, pek narifane bir şekilde, gördüğü ilgiyi ve muhteşem güzellikleri en ince detayın kadar anlatır. Sarayda, yemek yediği abanız ağacından yapılmış masadan ve altın yemek takımlarından büyük övgü ve hayranlıklar bahseder.Gezmiş olduğu geniş odalardan, ince işlemeli örtülerden ve eşyalardan , güneş ışıklarının huzmeleriyle dans eden huzmeleriyle dans edene ışıltılı camlardan ve pırıl pırıl mis kokulu perde ve kumaşlar da söz eder. Arif köylünün iyilikten anlar ve kıymetbilir bu tavrı ile ahaliyi ayrıca mesut ve bahtiyar eder.
Gel zaman git zaman aynı ulu padişah bu kez aynı ihtişamlı saraya bir karasineği misafir eder. Sinek ihtişamlı sarayda gezinir., öteye beriye konar kalkar. Zaman zaman ortadan kaybolur ve bir zaman sonra yine aniden bir yerlerden çıkıveririr. Bu hal devam ederken, karasineğin de saraydan ayrılık avkti gelir ve karasinek adet üzere özenle uğurlanır. Velhasıl, karasinek vakit kaybetmeden kendi köyüne döner ve diğer karasineklerle sohbet etmeye başlar. Diğer sinekler karasineğe sarayı ve ulu padişahın izzet-i ikramını sorarlar. Karasinek de pişkin bir şekilde cevap verir:
Valla ortalıkta öyle saray falan bir şey yoktu. Hatta tiksindirici bir temizlik kokusu vardı her yerde. Ben saray falan göremedim. Sadece kara bir delik vardı. Uşaklar oraya gelip tuvaletlerini yapıyorlardı. Ben de oralarda gezindim. Öteye beriye konup kalkarak vakit geçirdim. Kanatlarımı sıvazladım. Saray dediğinizşey, sadece kocaman delikli bir tavaletti... Bu padişahın neresi ulu olabilir ki?.. Dillerle destan olan saray düpedüz bildiğimiz tuvaletti ya...

Mevlana bu hikayeden yola çıkarak sözünü şöylece bağlar: 
Ey bu dünyanın en şerefli misafiri olan güzel insan! Her ne kadar bu dünya bir saray gibi ihtişamlı olsa da, asıl ihtişamlı olan saray bizzat sensin. O sarayın tahtı da senin gönlündür. O, tahta, her geleni ve layık olmayanı sakın ha asla oturtma. Özünde temizlik, güzellik ve otantiklik olanlar; seni ve senin her şeyini güzel görürler veya güzelliğe yorarlar. Fakat özünde pislik ve kötülük olanlarsa daiama senin kötü yönlerini ve eksikliklerini dillerinr dolarlar ve tıpkı karasinekler gibi bu yönlerine konup konup kalkarlar. Bu insanları fazlaca itibara alıp kendinden ve özünden feregat etme, ödün verme. Asaletini kaybetme. Kıskançlıklara ve art niyetlere aldırma ve ehemmiyet verme. Daima güzellik ve doğruluk üzere ol. Dostlarının güzel huylı, dürüst ve erdemli insanlar olmasına dikkat et.

5 yorum:

  1. Allah Razı olsun canım okumaya değer ve insanı kendine getiren bir paylaşım teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  2. ne güzel bi konu bulmuşsun kiii :)

    YanıtlaSil
  3. @Özlemin'in Kaleminden Sağol abla. Rabbim senden de razı olsun. Yorumun için teşekkürler.
    @deeptoon okuduğum bir kitabın içinde. Çok beğenmiştim. Üşenmedim yazdım. :)

    YanıtlaSil
  4. yazıların dilin konuların ne güzel ki amaaa :)

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Sevgili canlar, lütfen yorumlarınızı esirgemeyiniz. :) Hepiniz benim için değerlisiniz. Sizleri çok seviyorum. :)