16 Ekim 2014 Perşembe

Ve Bir Gün...



Biliyorum, ve bir gün bahar bana da uğrayacak...

Ne geldiğin günü not ettim bir kenara ne de gittiğin günün. Geleceğine gün saymıyorum. Biliyorum gelmeyeceksin. 
Bazen işlediğim bir günahın bedeli olarak görüyorum seni. Sonra bu düşünceden vazgeçiyorum. Ve diyorum ki her insan bu yağmurda ıslanır. Kimi çok can yakar, dolu misali, kimisi ise gelip geçer çilenti gibi.
Yağmur olarak geldin, dolu olarak gittin. Ve şimdi canım yanıyor. Bedenimin her zerresi aşkla tutuşmuş. Kimse görmüyor. Ben biliyorum, sadece ben biliyorum ne çektiğimi, bir de Allah.
Hayata sıradan devam ediyorum. Her zaman ki gibi gülüyorum. Her daim mutluluğumu dile getiriyorum. Çok şükür, diyorum ben çooooook mutluyum. Annem 'Allah daim etsin mutluluğunu kızım' diyor. İnşallah, diyorum. Sonra içim burkuluyor. Birden ağlamak istiyorum. Hani ben çok mutluyum ya... 'Dur' diyorum kendime. Sırası değil. Ama elimde de değil. Ne zaman aklıma gelsen -ki hiç çıkmıyor- gözlerim doluyor, doluyor... Yolda gözyaşı. Tutturmuş geleceğim diye. Şimdi ben ne yapayım. Her zaman git diyemem ki. Geliyor. Aktıkça akıyor. Bir de salya sümüğünü getiriyor yanında. Ay Allah. Bu dramın içinde gidip birde peçetemi alacağım. Yalnızım. Peçete getirenim de yok. Elimin tersiyle sili veriyorum. Biliyorum, mideniz bulandı, eh bende midesizim. Ama itiraf edin. Siz de yaşadınız dimi, bu anı?
Gözümün önünden tüm kareler geçiyor. Gülüşü, konuşması, yürüyüşü... Ve ben de en çok etki bırakan anı namaz kılışı. Daha çok ağlıyorum. Sonra birden duruluyorum. Gözlerim ağlamaktan kırmızı kesilmiştir. Aynaya bakmak dahi istemiyorum. Duygularıma fon olan müzik çalmaya devam ediyor. Durduruyorum. Lavaboya gidiyorum. Aynada kendimi görüyor, daha da ağlamak istiyorum. Bir hıçkırık. Sonra suları yüzüme çarpıyor, kendimi susturmaya çalışıyorum. Tamam diyorum, kendime geldim. Başımı yastığa koyuyorum. Hülyalara dalıyorum, gözlerim açık. Sonra bitap düştüğümü fark ediyor, yavaşça gözlerimi kapatıyorum. Seni rüyamda görme umuduyla. Ama görmüyorum. Uyanıyor, okula gidiyor ve gülüyorum. Sanki dün ağlayan ben değilde bir başkasıydı. Gülüyorum kendime. Geldi, diyorum. Belki geçmeyecek.
Ve bir gün senin yerine bir başkası gelecek. O beni sevecek, ben de onu. Ama o, seni hiç bilmeyecek. 
Senin ait olduğun bir kişi varsa, benim de ait olduğum bir kişi olacak. Hep sen olmayacaksın bende kabullendim artık. Ama hayatıma o kişi giresiye kadar hep sen bende olacaksın.  

8 yorum:

  1. Çok dokunaklı bir yazı kalbime dokundurdun sabah sabah.. yüreğine kalemine sağlık.. Benimde iç yangınım var hiç bir zaman açılamadığımız yanyana bile gelemediğimiz 14 yaşından iz bırakan ve kimsenin bilmediği.. Şimdide şükrediyorum o kişiyle iyi ki evlenmemişim... İşte hayat böyle bi şey.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolasın abla. Anlık yazıyorum işte. Sonra gülüp geçiyorum.
      Ah şu aşklar, yakamızı bırakmıyor bir türlü. :) Senin ki de zormuş. Hiç açılmamak neyse de, yanyana gelememek. :(
      Ay ben gittiğine şükrediyorum bazen. Ama böyle de hep gelsin istiyorum. Git-gel yaşıyorum. :)

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Düşünmem lazım. :) Ama bak ben mutluyum. Sadece bir anlık ağlarım. Öyle işte ya. :)

      Sil
  3. Sezen Aksu, şimdi fonda: Geçer geçer daha öncekiler gibi bu da geçer. Neler geçmedi ki....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sezen Aksu doğru söylemiş.
      Ama Eşref Ziya'yı yok sayamam.
      Ey gülüm hayatın tadı yok sensin...

      Sil
  4. Canım seni mimledim dilersen cevap verebilirsin.. müsait değilsende canın sağolsun sevgiler =)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yemekle ilgili mim olur da ben cevaplamaz mıyım? Hemen cevaplıyorum tabi kide :))

      Sil

Sevgili canlar, lütfen yorumlarınızı esirgemeyiniz. :) Hepiniz benim için değerlisiniz. Sizleri çok seviyorum. :)